23 Mart 2013 Cumartesi

İlk Tümevarım Yöntemine Muhalif

Meridyenlerine takılmasaydım, düşe kalka gelemezdim yanına. En şubatın, dip günü; rüzgara karşı yürürken birden kesildi ayaklarım yerden. Hayal değil de, utandıran mevsimin içgüdüsel belirtisi. Bir yürek yemişim sevgilim, hemde sensiz. Dolduramadığım idrar testi kabı olsaydı keşke, yalnızca. Titremeden önce üşümeliydim. Çok deterjan koktum ansızın. Gideceğine dair, her türlü bahse varım şimdi..

Ağzımın içinde bir yağ tabakası kadar kaygandı o an ki duygun. Aynı ağzımın içinde bir garip dedim adını. Hiç kırılmamış kibrit çöpleri kadar hoş bir kader yazmazdı zaten. Daha ilkel bir şeyler söyle de dişlerim gacırdamadan uyuyayım yanında..

Yere düşürdüm geçmişini. Siktir edemezsen, uğruna dipnot yazacak birileri. Sen buna savaş mı diyorsun ? Kaldırımından kırılma bir taş parçasını kafama vurduğunda, anlamalıydım zaten. İyi ki varsın, dediğin hep kulaklarımda. Üzerime aldığım başka cümlelerinde vardı senin. "Sen bana amerikanın oyunusun.." Hani simit diyetinde ki martının, komada kine özlem duyması. Off be ! Akrep ile yelkovanın lüzumsuz sevişmesini seyrettim günlerce. Ve, ile başladım cümlelere. Ve sen tarafından artık taşlanan iken, simidinin susamı yakar midemi. Az votka koy çuvalıma da, dökmeden getiremeyim emi..? Her cümleden bir ulama kaybı. Gözlerim herhangi bir silahın namlusuna dikilmiş. Ok mu yaydan çıkmış, yay mı oka sevdalı..? Gelişine söylemiştim ya hani, "Sakın devirme votkamı !"

Kırık kemiklerim ile üşüdüm.
Buğday buldum yerde,
Nimet demedim, dara düşürdüm.
Tutsaklığa kaç gün gerek ?

Yudumluyorum. Yastığım öyle yumuşak, öyle serkeş ki; bir ömür nevresimsizim şimdi.. Yalnız ben değil, nevresim-sizsiniz şimdi !

Mart bitmeden daha çok terleyecek isem, aman üflemeyin terimi..

Sonuç olarak, matemetikte herkes akrabadır !

Sevgiler, Aykut

Daha da fazla gülümseyemiyorum !







1 Mart 2013 Cuma

Burada Ölmeyin Lütfen !

En kötüsü de alkışlayabilmek,
Tutmayan ellerinin parmaklarını da alet ederek.
Ve unutulması geceye dair tüm tiradların.
Öyle serkeş durmak, kolay değil paşam.
Ahh okuyabilseniz dudaklarımı,
Anlamaktan öte, anlatmaya mecalsiz şimdi.

Hasetinden çatlayan cam önü saksılarının,
Tamda altından geçerken kırışmış mecazlarım.
Ayarı var mı gözlerinizin ?
Paşam, tanışlar selam eder ansızın.
Şaka değilse bu yaptığınız, ki değil sanki.
En ucuma tırmanabilseniz dahi benim,
Ancak o denli kafi.
Yalnız, saatli maarife denk düşen,
Zamanlı yada zamansız yürüyüşlerin,
Benden dahi habersiz benin,
Size gelişi ve kalışı yalnızlığımın tam yanında.
Öldürüverin şu sessizliği ki, mümkünse konuşmayalım.
Kapanmalı artık bu dava !

Öksürüyorsunuz paşam; burada ölmeyin lütfen !


Değişmeyen bir şey, Aykut