24 Haziran 2012 Pazar

Geleceği Sabunlayan Tellak Taktidi - 592

Belki de, uyumadın dün gece..
Belki de, uyumadım.
Daha çok mezesi alışkanlığın,
Sen serzenişte bulunurken hemde,
Çokça geçti adın.
Nasılsa, arkadaşlar iyidir.
Bardak kırdım sen yokken,
Sen yokken ütüye daha bir özen.
Sanki, sen yoksan daha iyi.
Umduğundan fazlası üzüntüm.
Hep bir haklı kalp atışları,
Durduk yere değil tabi,
Yoksan, şarkılar da noksan.

Kızma desem, yedi düvel şahit !
Değilsin doktoru, anladım.
Grip de değilim ben..
Birde virgül,
Nasılda yakışıyor.
Hemen adından sonra.

İnsanın hiç yemek yememesi lazım,
Sana bumerangını bağlaması için.
Yapamam !
Ötenazi hakkım olsa, bir nebze..

Telaş yapıyorum aslında,
Tutmak istediğim eski fotoğraflar,
Oltam adına yakışıyor.
Bak aslında yok oluyorum bazen.
Gitmek, kurcalarken kafamı.
Kalmak işime gelmiyor gibi.
İstikamet cennetin belki,
Biletime adın da ayrı yakışıyor.

Terler içinde ve bir kez daha..
Türkçe'mi sorguladıkça,
Kahve falımda çıkıyorsun !
İmla kurallarım çıkıyor..

İngilizce ağladım sana geçen.
Hiçte bakmadı yüzüme resmin.
Kapını önünde ıslık çalarken,
Aklımda ki, sence terkedilişin.

Hiç gelmeden sana, hep yandım..
Kalan "Ay"'lar bizimdir !


Sevdiler, Aykut



Tükürmeyi sokakta öğrenip, kolejde mastır.

20 Haziran 2012 Çarşamba

İlkel Münasebetler Karakolu Tutukluları

Toplu taşımanın gerektirdikleri vardır. Bugün ölsem, yeniden doğamam biliyorum. Adreslerin değişebilir ama yol çalışmasında asfalta adını yazılı unutan belediyeler kadarım.

Anlık gibi ama sürekli dürtü çeşidi tadı veriyor olmayışlar. Üst komşunun her gece horlaması suçunu, müteahhitin duvarları ince yapmasına bağlayıp, hastalığın üstünü örtmek gibi olmuşsun. Daralmıyorum ama darılmadan edemiyorum sana. Cenaze namazına en önden rezervasyon yaptırdığım yerine yetişemedim. Bu da benim cevabım evrene. Metronun kapısı açılır ansızın ve notaları karıştırırım gözlerinden göğüslerine süzülürken. Çoğumuz yaşadığımızı zannederken ben günlük güneşlik bir yaşam kaynağını yitirdim hemde kendi ellerimle. Olsun, diyemediğim yerindeyim yaşamımın. Ben bir uzay gemisi olsaydım, binerdin ama müziği açmamak koşulu ile. Çünkü; müzikle anılır, müziksiz anılar.

Yeni yıl telaşı sarmıştı benim dışımda kişileri. Şahısa, umarsız ve tutarsız kelimeler yakışıyordu o gece. Güzel kaputlara sahip, arkadaş modunda kahramanlar da dahil olmuştu geceye. Taaa ki gece inene dek. En uzak olmasa da biraz uzak apartmanda ki kızlar camda...

Bana adımlarımı saymayı öğretti bu küçük kuş. Ölmemiş olması kaçınılmaz kadar yavruydu. Öldüğünde cehennemi garantileyen insan topluluğu ısırmış gibi sanki, seni andım. Bağırarak şarkı söylenmesi gerektiğinde susup, iç çektim. Kırılan bir şeyler var, dedim. Garson gelmedi, hiç ama hiç. Sonra hesabı da ben belirledim. Şeytan bunun neresinde ?

Paralı asker tutsam bile, bu final konuşmasının hakkını verecek güce gelemezdim. Fakat alkolün damarlarımda ki değeri arttıkça klavye parmaklarıma yapışıyor. Güzel şarkılar çalıyor biraz çaprazımda ki kulaklık ta ve evde bir uyku modu.

Pencereyi açık unutsam ben,
Hırsızım olsan geceleyin, bir vakit.
Dudaklarında tanışsak tekrar,
Sabah olmadan kaçsan.
Ölüm tanımadan bizleri, henüz.

Bana "sen" demeyeli,
Tevekkeli, karşında ki olamamışsam.
Haklısın daha bir kez
Bizde ki hep aynı terane kadınım.
Kapısına vardığında da adımı ver;
Reşit olmak zorunda değilsin.

Suyun dolacağı bardağı kırmak fikrini bana veren yüce Rabbime ve nicesinden beni mahrum bırakan sosyalist baskılara minnet ve şükür borçluyum. Sana ne dedikleri umurumda olmazdı belki ama adımı adına yakıştırana zaman diyorlar işte...


Sevgiler, Aykut 

temsili...


kavun çekirdeği gibi daha sofraya gelmeden kaybetmişiz.

6 Haziran 2012 Çarşamba

Gönlümüzün Operatörü

Bir gidişe isim veremezsin, birde martıların isimleri yoktur. Simitlerce bir uyanışa müdavim, adamlar topluluğuyuz. Martı isek açız, martta isek tokuz. Ancak, zamanını boş yere geçiren kediler kadar martıyız. Martta başlangıçlar, martsız yokoluşlar. Karanlığa biletim var. Davet edemem seni...

Bir kaç şey içip, sahile düşeriz seninle.
Sen yanımda uzun, gönlümde kısa.
Aslı olan ve sevişlere denk bedenin,
En akıllısı "seviyorum" diyenin
Bir de mendilin kalmış.
Olacağına varan elbiseleri yırtıp,
Bana yeni bir isim ver.
Akrabam ol, acınla damıt.
Kısa çöpüm ol, çektiğim.
Zaten, kısasa kısas yollarım.


Selametle, Aykut


Üzüntümü götüme sokarcasına yaşıyorum.

5 Haziran 2012 Salı

Neticesi Hallice

Çokça zaman sonrasıydı,
Sırf kendine açmasıydı çiçeklerin.
Kanıt yerine, adın.
Nefesler tükeniyor, ansızın.

Nasılsa kimimiz yaşlanacak,
Kimimiz yaşlı...

Notalar bana emanet,
Tüm telli nesneler aşkına.
Sen sağ, ben selamet.
Yeniler gelmiyor aklıma.

Heykellerim dahi yorgun !
Bakamadığım aynalar..


Selametle, Aykut