12 Aralık 2013 Perşembe

Mobil Telekinezi Solungaçları

Gidiyorum sanırım, yolcu et.
Okyanusları aşmamaya karar kıldın gözlerimde.
Biliyorum kadınım mevsimler de uzak değil.
Hangimizin affolduğu belli olmuyor sessizliğinde.
Yokuşların sahibi olmalı,
Hakikatın son savaşçılarından bazıları.
Sen tarumar bir yara dizlerimde,
En çocuklu zamanların ayarsızca alınan kararları.
Olsun demiş bulunup olduramadığımız,
Lekeye dair ne varsa göğsümüzde ki ağrısı..
Gidiyorum sanırım, yolcu et.
Akrabalı tutarsız seramonilerin yoksulluğunu,
Sokakta kalmış bir çocuğun yorgunluğunu,
Ve ıslanmış yaprakların masumluğunu,
Ölçemedik kadınım da gidiyor muyum ?
Gitmekten çok, kalmanın yumuşaklığına dokunmam,
Sana koparılan çiçekler kadar hemde,
Hemde sen yokken ekilmiş olanlarından..
Olsun, ben istemesim kırılmasını zincirlerin.
Kabahati bularak kendim de,
Açık sözlülüğüne hayranlığımla,
Sebepsiz saçmalıklara da uğrayarak elbet.
Gidiyorum sanırım, yolcu et.

"Ardımdan" ile başlayan cümlelere lanet olmasın mı ?

Beyan edemiyorum tansiyonumu, kamuya karşı..


Her şeyli hakikatler, Aykut


6 Aralık 2013 Cuma

Belirsiz Yer Çaputları Hedefsiz Temennisi

Çarşafları paylaşmayalı aylar oldu.
Mevsimler geçmiyor yollarımdan.
Katıp denizi boynuna, ölme !
Başka taştan, başka topraktan bilme !
Uyumaya çeyrek kala gözlerim,
Şimdi nasılda bitap dururdun,
Yumuşak yerlerimde küllerimin.
Yokuşlar bağırır, şarkılar susar.
En güzeli de sen küsersin.
Bu değildir ya hani sana yakışan.
Ve sana bulaşan kim varsa..
Göğüslerinde bir bıçak yarası,
Gözlerin de bir hain kavgası,
Alkış yağmuru bedenin,
Beni seçerek katibin, ölme !
Olsunlar ile geçiyor yaralarımız.
Hani sensiz bir and içerdim,
Nefessiz kalana kadar iç çekişlerim,
En derin sularda kaldırmıyor kuvvetim..
Seçenekler sunuyorum,
Katili belirtmeden gözlerimde, ölme !

Kelimeler verebilirim sana,
İçimde bir yerlerde saklanırım.
Aynı içi sana da saklarım.
Yosun tutmaz camların yobaz,
Beni ıslatma bazı ülkelerde,
Galip gelemiyorum da zaten.
Sen değil,
Ben tek düze yaşıyorum, ölme !

Kalplerimiz notalarca akraba,
Sen gibi, kimsem yok !

Peşin peşin anlaşalım.


Sevgiler, Aykut


uyurken de güzelsin, ulurken de..












1 Aralık 2013 Pazar

Ömrümün Kesintisiz Şarj Barındıran Feneri

Yalnız zamanın önünde duramadığı, otobüs duraklarına kimseler görmeden adını yazdığım, geceyi andıran gözlerine uzun süre bakamadığım ve bunun gibi olgularla bütünleşen bir kadın tanıyorum.

Ahh o parmakların, kanunumun telleri..

Senin adın, benim ömrümün en kutsal nişanesi; yakamdan düşmüyor bakışların. Uzun bakış açına sığabilen olmak ve dokunabilmek kimseler görmeden boynuna. Üzgünüm tanrım ama buna günah yazmamalı meleklerin. Seneler ne çabuk geçiyor. Sana kadınım olmak ne kadar da yakışıyor. Özetliyorum şehrin en masum semtlerine yapılan kaldırımları, ayaklarının altına birileri cenneti inşaa ediyor. Çok yüzeysel konuşuyoruz zaman zaman, komşuların bir fincan kahvesine muhtaç değiliz yinede. Sana anlatamıyorsam gözlerini, bırak bende kalsın. Bak solarsa da bir gün çiçeklerimiz, üzülme ben varım. En kötü eker yenisini geçerim, uzak diyarların tohumlarıdır. Sen gönlümde gonca, hatıralarımız ise onca yüke rağmen hala tazeliği koruyan bir buzdolabı. Odanın kirişleri çok sert değildi, sende sert değildin; affedildim. Hani tövbeli şerbetler içerdik ya en soğudundan, bin kez derim hasta olmak yasak ! Tam anlatamıyorum ama sana aşığım bence. Yani bana kalırsa ihale.. Ben bile bilirsem ancak soruların cevabını,.. öpüyorum anam. Çok yersiz ve zamansız karamsar mı düşünüyorsun gerçekten yada bana mı zarfın a be kadın ? Neyse, kahve sensin tatsız, bacalarım kurumsuz. Olmaz ki kışların güneşsiz ! Yad eller kül rengi bulutlarla kapanık, seni öptüğümden beri. Olsun, mübahtır sana bana dil uzatana.. Kılı kırk yarıyorsun da, edermiyim gümüş bir delikli para ?, bilemedim. Bazen çok daha fazlası umudum, ömrümün o senin en eski upuzun saçlarından. Anlatamıyorum, yemin ederim. Sana, senli şiddet taraflarım inan kıskançlığımın basurundan kadınım. Yakarım bilirsin gemileri, düz mantığımın kibriti ile ve umarsızca. Önümüzde; sana çalınacak kapılar, sana çalınacak ziller, sana çalınacak enstrümanlar olacak. Öyle bakma, sana dokunamazsa yanar ellerim. Kora döner adımlarım ve o masum semtin kaldırımlarında yanar dururum. Yada duramam, çünkü durduramam içimde ki sevgini. Beni biraz olsun anlıyorsan, seni sevdiğimden. Anlatamamak benim derdim.  

Onca sene evvelmiş, alel acele gelmişsin dünyaya. Aykut doğalı bir hafta olmuş, senin ne işin var hala içerde, durma koş ! Arada ki mevsim geçişleri belirlemiş belli ki çehreni. Sana ne zaman kırıcı bir laf ettiysem, lağ oluverdi benimde demet demet çiçeklerim. Eee kadınım, sana doğmak bir başka yakışmış. Aralığın bir başka havası olmuş bu vesile ile. Sana en az benim kadar minnettar olan aylar, sana tüm renkler el pençe divan. Yani bu üçünden biri; el,pençe,divan. :) Güzel sevgilim; binlerin içinden kısmetim olmana mı şükredeyim, bana bu kadar yakıştığına mı ? Güzel sevgilim, yolumuz ışıl ışıl, kaderim bir çaputtur adınla başlayan. Seçenekleri gül bahçesi ömrümüzün. Ama yemin ederim, ama and içerim; ölürüm bir yanım sensiz kalırsa. Varlığının, varlığıma kattığı kelimeler ile ayaktayım. Doğman tabiattan çok bana bir lütfu yaradanın. Sana ılık tarafından sozsuz minnetlerimi sunarım. Nice birlikte yaşlarımız olmalı ! Benimle yaşlanmalısın.. İyi ki doğdun, iyi ki varsın; yalnız yanımda değil her anımdasın..

İsimlerimiz zaten akraba,

Gülümsüyorum her an..

Hayatımın kadını !

Seni seviyorum..

Sevgilin,
Aykut GÜLERYÜZ