Partiküllerimize ayrılmak zor gelir, biliyorum. Fakat bu şarkının bestecisi ilk kalemde suikaste kurban gitmeli. Argo konuşturmayın şimdi, kefenimde ki beni !
Nasıl yani ? Hani bir tarzım vardı da başka beğenmezdim.
Öldüm mü şimdi ? Cennet gibi görünse de baktığımda, hani kendi kendine, tek bir noktada birleşir ya...
Yoksa reenkarnasyon ? Yeniden insan gelemem heralde. Belki de çarpılırım.
Hı..? Cevaplara kulağım erişmese de, salak değilim. Yada yer yer değilim. Tamam, gelme üstüme..
Bok yoluna koşar adım gidiyormuşum gibi bir his var içimde. İnsan öğrenince, yani bilinçli davranınca, hani en azından, an olup frenleyebiliyor kendini... lakin çok hoş, çok taaa sıcak. Bülent Ortaçgil kıvamında; " Olmalı mı? Olmamalı mı?" İçinden geçerken ben tünellerin, beş parmağında beşi aynı yerde toplanır mı dersiniz ? Bakarsın, çok sevdiğimiz şairlerden biri, bana bir şiir yazar, belki bir düz yazı.. Aklıma gelir o an. Çizik cdler eşliğinde...
Karışmasanıza abi ! Bu yemeğin aşçısı bensem, bozulunca çöpe de dökerim.
Empati kurmak ve beni düşündüğünü düşünmek, paçalarımdan akan klişe falcı söylemlerini ayyuka çıkarırı mı? Budur merak, sanırım. Aslında en güzeli, yine büyük oynamak ya..
Şimdi kollarımızı kaldırıp, başımızı eğebildiğimiz kadar eğelim. O an ortaya çıkan boyun ağrısı, kötülük tanrıçamız olabilir. Bilinir ki, ne boklar yedik.
Saklamadıkça, sakladıkların ortaya çıkmayacaktır. Özgürlükte bir yere kadar..
Kafamı karıştırma !
Selametle...
boynumuz.. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder