25 Temmuz 2017 Salı

Mathilda'nın Eline İlk Kez Silah Alması ve Eskilerin Ağırlık Senfonisi

Bulunduğum yere düşmüş olabilirim. Ayların ardından merhaba..

İşte buradayım ve bu daha bir ayna arkası fısıldanışı.
Şimdi şimdi anlıyorum hatırda kalan düğümlerin bedellerini.
Yaşamak zorunda kaldığım ismini bilmediğim bir his.
Altıncı duyu organını yitirmiş,
Şakağı kanamış yersiz ve her yanı pis.

Belki de bir çöp gibi, belki de atmaya kıyamadığın senin.
Paylaşılan nevresimler her dönemin kıymetli tablosu.
Kahrolası şeyler aklımda, kahrolamıyorken tüttürüyorum.
Dumanı da tanıdık, dumanıma karşı çıkılması da.
Ekmeğin bile yarımı korkutuyor.

Yakın geçmiş;

Marmaranın turkuazını yakalar mıyım dersin ?
Denizin dibinde seni saçlarından.
Takvimi sensizlik aylarından,
Bütün sessiz sevişmelere rest çekerken hemde..
Gitmeli filmler de izlemişizdir elbet.
Gidişleri de bir film olarak izledim çok net !
Neyimin, neremin düşmanısın bilemedim.
Öyle karar aldım demekle olmuyor işte.

Nerede bir çift gülüş görsem,
Meraksız meraklarımı sularken buluyorum kendimi.
Kahrettiğim fidanlarımın ismi sen sessizliği.
Şimdileri, kaçmasın diye sevdiklerim,
Layıkı ile yine alıyorum tedbirlerimi.
Dikenli tel örgüleri var artık gülüşlerimin.


Vadesi dolmuş itiraf;

Seni bende bilmek muazzam bir duyguymuş. Bacağı yaralı masanın altına kağıtları sıkıştırır, yerli yersiz öpmek isterdim, doyasıya. Şimdi yokluğunun bünyede yarattığı hafifliği taşıyor vicdanım. Ne kadar sert bir kayaya çarptığımdan habersiz ve ne miktarda yaralı olduğuma tanık olamadım. Çünkü burada değildim. Çünkü senin yanın 'buralarım'dı benim.

Küskün olduğunu düşünen karanfillerim var. 


Seferin sessiz finali;

Kaldırımda ezilmiş çiçekler görüldü, sefer yapılamadı. Başka sonbahar yok artık. Öyle dediler. Düne sarılmasın insanoğulları. Üzülüyoruz şuracıkta.

Görüşürüz, Aykut

Tekerrür sporun kale arkası tribünü

Şu koskaca dünya, alem ve suyun kaldırma kuvveti





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder