Tevazu gösterdim. Dedim, otur şöyle. Ve odamda ki uzaylı, bana seslendi.
- "Kahven var mı?"
- "Var ama su ısıtıcısını bozdum."
- "Onu bana bırak.." dedi.
En ilkel türünden çıkageldi diye düşünüyorum. Daha da çok şey bilenleride doğmuştur. Doğum yolu ile ürediklerinden de şüpheliyim. Sandalyeye astığım mont ve dağınık yatağıma kendince küfredip, durdu. "-Aç mısın?" dedim. Cevap vermedi.Hesap makinama gülerek, kendilerinin abaküs kullandıklarını benimle paylaştı. Yorgun ve ümitsiz çehresi ve bana bir mesaj niteliğinde, mimikleri vardı. Korkmadım, değil hani..
Ben sordum. "- Neden geldin ?" O cevapladı. "- Kendi götünle dalga geç, burası zaten benim..!"
Yatağımı sahiplenmiş tavrı gittikçe canımı sıkıyor ve döktüğü kahvenin lekesi bana göre çıkmaycaktı. Bana bakarak, esnedi, esnedi, esnedi..
"- Gitmeyecek misin?" dememe kalmadan, yüzüme kocaman vurdu. Karşılık verdim. Ve cebelleştik. Ve yorulduk. Ve kendimizden geçtik. Ve terledik. Ve seviştik. Gittikçe rengi soluyor ve artık konuşmuyordu. Yok, yok.. Konuşamıyordu. Dakikalarca birbirimize bakıp, güldük. Hayır bu karşılıklı tatminin, gülücükleri değildi. Nedensizdi, çaresizdi yani.. Yani en azından ben alamıyordum kendimi..Bir müddet sonra durduk.
"-Buraya neden geldin ?"
"-Beni hatırladın mı ?"
"-Sorularıma soru ile karşılık verme !"
"-Ölmedim !"
"-Yaşamıyorsun da.."
"-Beni hatırladın değil mi ?"
"-Seni hatırlamak istemiyorum !"
"-Başka kahven var mı ?"
"-Defol burdan !"
"-Saçlarına ne yaptın ?"
"-Ne olmuş ki ?" (Hayret)
"-Hayır, hayır..Bunları konuşmayalım."
"-Dur! Seni hatırladım.."
"Atinalı mimar Deadalos ve oğlu İkarus, Kral Minos'un emriyle Labyrinthos'a kapatılır. Daidalos kendisi ve oğlu için bu labirentten kaçmaya yarayacak iki çift kanat yapar ve balmumuyla sırtlarına yapıştırır. Babasının Ikarus'a uçarken zevkten kaçınması gerektiği, ne uçmanın coşkusuyla güneşe yaklaşmasını, ne de denize yakın uçup da kanatların nemlenmesi engellesini tembih eder. İkarus uçabilme özgürlüğü ile babasını dinlemez ve güneşe fazla yaklaşınca balmumu erir ve Ege Denizi'ne düşerek hayatını kaybeder."
"-Çok değişmişsin." dedi. Eskiden, bir gece vakti sahilde kordon boyu yürüyüp küfür ettiğimiz köpekler geldi aklıma. Kafamız delicesine güzeldi.
Yanıma oturup, kulağıma birşeyler fısıldadı. Anlamadım.
Henüz burda iken, bütün içimi kustum. Boğuldu.
Rengi değişmeye devam ediyordu. Odamda ki uzaylı, bir oyuncak niteliğinde..
Beni kandırdığı yetmedi gibi, bir de sigara yaktı.
Vücudu biçimsiz ve üstü ıslanmıştı.
"- Git burdan !" dedim.
"- Hiç gelmedim ki.."
Temsili |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder