23 Nisan 2011 Cumartesi

Virgül Mitolojisi

Bir saate baktım, bir kendime, bir monitörümde ki artık her neyse ona, bir kafamı kaşıdım, bir düşündüm, bir dokundum, bin ahh işittim...

Melüüüll, meşkul ve potansiyali esirliğe tutsak.. Her muhabereden elini kolunu sallayıp çıkmak farz, her tatlının şekeri ile aşık atılmaz.Öğrendim. (bknz:esirliğe tutsak)

Hadi git. İş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit. Günahıma girmeden, katilim olmadan git.. demiş şair.. Bizzat uygulayannını gördük, yaşadık, acıdık, üzüldük, tattık. Tatillerinde buluştuk. Hüzünlerimizi paylaştık. İnandık, yanıldık, uyandık.. Hadi git/me.. Ulan itiraf ediyorum; çok özledim.(Böyle de mallık görülmemiştir) Fakat irtibat, bir telefon kadar yakın, iranda bikinili kızların cadde ortasında bikiniyide çıkarıp şeriatin sessiz kalması kadar uzak.. Hadi git/dur lan. İçimden geçenlerin, içinden geçenlere vereceğin bir cevaba dair mütasip soruları olabilir. Elimiz yakışırken tenlerimize, vazgeçmişiz bünyemize hasta takliti yapmaktan. Ne kadar devrik cümle varsa, babası benim, memnun oldum. Hakkımızda açılan veraset davası sonuçlanızsa eğer bir gün, ola ki, sanırım keyif sigaram başıma iş açıp, yaşam tomurcuklarımı ateşe verecek. "Yapım bu rapunzel, gelme üstüme.."  Hadi git/kal. "Dur" demek ne kadar faydasızsa, "git ulan" demek te bir o kadar ters tepki yaratır demişlerdi. Ben iki şıkkıda işaretleyip, bakış açımı yitirdim. Şuan olduğum kadar yaşıyorsam, at gözlüklerimi sahipsiz bıraktığım içindir. "Gel gelelim canım abim, yakışıyor adama yakışıklı bir sevda.." İki ucundan tutmazsak, nasıl kaldırabiliriz bilmiyorum. Her şeye rağmen "tut" diyenlerin arasından seçemeyeceğim sanırım yine, pasımı silecek, düşük voltajlı periyi. Yine de sen at gitsin ne varsa hukuğuma dair.. Hadi git/git...

Bir tanede balığım var. Allah bağışlasın. En güzel, yüzme biliyor mesela...

Küçük bir çocuk...
Eli cebinde büyüyen ve umarsız
Henüz yarım kalmış öğütler,
Ve her çarşambası,
Çarşamba pazarı tadında.
Adının önemi olmadığı kadar,
Büyümekten habersiz.
Onun bunun düşüp kalktığı,
Tadının ekşi olmadığı kadar da,
İtilmekten bitap, çaresiz.
Yıllarını vermiş elinde ki düdüğe,
Bu düdük her çaldığında ise,
Koşarak kaçmış, nefessiz.
Küçük, eli cebinde, yarım..
Ve herşeyi ile darda,
Bir çarşamba sanatçısı...
Hoşçakal çarşamba !

Sevgiler, Aykut

oha aynısını buldum lan... çok ciddi temsili.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder