5 Kasım 2012 Pazartesi

Gece Bekçisini Bekleyen Şakalı Günler

Misketini kaybedersin hani çocuk iken ya da meyve suyun dökülmüştür. Oysa hep mutluluk, hep neşe... Bir gün hiç ummadığın bir insana tereddütsüz teşekkür edersin.Mısırlıların masalları kadar üçgen olamazsın zaten. Kızdığın ne varsa hayata dair, görmezden gelip umursamama telaşları. Nasıl da istekler yumağında boğulursun bir gün.. Hiç sevişmemiş sayarsın kendini günahlarla.Bir sabahın temiz saatlerinde kaybolur, akşam üstü ertesi güne kaçkın daha da yok olursun. Bir kelime olur sadece diğer yarın. Diğer yanınsa bir elinin avucunda, öbür avucun mahçup iken olaylara. Sen martısı bu şehrin.Binlerce notadır kulağında ki; birini seçme çabaların. En yakışanı, hayıflanmadan hemde. O tarihi hamamın oralarda zamana dönüşür bağımlılık dediğin. Kediler kadar en azından, masum da değilsin. Dokunabildiğin kadardır dünya, okşayabildiğin kadar kediler. Hiç günü gelmemiş bir görüşmede adın geçer.Vapurlar çoktan demir atmışken sahile, teşekkür edilir. Susmadan da anlatamazsın. İlla bir kere bile olsa.

Dünyanın bütün meyveleri, henüz çiçek açarken sende toplanıp, birikir. Biriktirebildiğin kadarsın !

Ceviz ağaçları takılır gözüne, tam çıkarken bahçesinden sevginin. Henüz yaş iken eğilen ağaçlardır bunlar. Seni tanıyan ve bilen. Bankları vardır kelimelerin. Hepsinde ayrı bir hikaye, hepsinde aynı terane. Cümle diye dedikleri de sensin. Sensizken cümle değil kurulanlar. Vapurlar kalkmış mıdır?acaba. Sonbaharın ilk günüydü hatırlarsan; sana "sen" dediğim. Bizlerle tanışmıştık. İlk tokalaştığımız hala saçında. Sonra ben; bak kızım, dedim. "Bak kızım ben son vapuru kaçırmışım, seni mi kaçıramayacağım..? Şu gözlere bir baksana sen !" Başını öne eğip gülümsedi. Aynı dereden su içmiştik.

Hiç olmaz dediğin şeyler, olacaklarının fragmanıdır zaten. Sen, kalemlerin yazamadığısın !

İyi ki doğmuş olmalısın. Teşekkürlerimin hedef tahtası...


Sevgilerini kayıran, Aykut



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder