14 Haziran 2013 Cuma

Kırık Kürdanlar Kumpanyasının Bizlere Sunduğu Kararsızlığın, Çaresizliğe İlk Adımı...

Öyle dönüyor işte etrafımda. Madde kullanımından uzak, iklimin gözleri kör..

Böyle ticaret olmaz ! Hem dudaklarında ifade verelim, hem üstüne bedenim koğuşun olsun bir kaç sene.. Neyi istediğini bilemeyenlerden geldim buraya. Soluklanayım da bir, anlatayım kaç kuşak sarpa saracağımızı. Ardı arkası kesilmezdi önceden tüm bu güvercinlerin. Ötesinde durur oldum şimdi aynanın; bana, sen gibi bakan.. Aksanı kıt tümleçler kullanarak yanıma konman hoş, üstüme sıçarcasına tüylerimi yolman bedelsiz. Ya hani çağırmıyorsunuz hiç beni. Yokuş tepemeyecek kadar yaşlı değilim. Susuzluğumun sarhoşluğu bu elbet. Kinayeli sitemlerim var. Yarısında vazgeçmekten ucuz ne var şu hayatta..? O kısmın yarısı olduğunu bize kim söylüyorsa, o da en az bizler kadar suçlu ! Peki, hep biz mi suçluyuz diye sormadan önce de damarlarım dahaya tıkanıyor. Hoşçakalmasını istedikçe bazı güvercinlerin; hoş karşılanmıyor yedi tepesinde bir diğer vede bazı şehrin, şehirlerin. Yükseliği yerden kopsun, aktardığı yerden damlasın sıçtığı her ne ise bu rüzgarın. Birilerine bir şeyler götürebilen, birilerini çoktan sersemliği ile kutlamış rüzgara selamı emanet etmek gerekli. Bana bir sapan verin ki, içinde bulunduğum çölde taş aramaya gelsin sıra.  Vurgular tıkalı, kaldırım taşları sana küs. Basamadığımız hangi tuşu kaldı ise piyanonun, o amına kodumununda selamı var. Özürlerimi sunarım bal kuşum. Sensiz gıcık yapıyor oksijen dolu nefeslerim.

Kumlarını sayarak geçiyorum çölümü. 
Kinlerinden sıyrılarak sarılıyorum sana. 
Katma değerin yüzdeler ile belirsiz..
Kim bu kaldırım kadını .. ?

Benim yükselenim sana doğru atan kalbim olsa gerek. Yoksa niçin tanışamadık seninle, ey musalla.. Ömrümüzün en müsait yerinde inemedikten sonra, dünyada ki tüm sevişmelerin bedeli ödenebilir. Sana topladım bu sene, bahardan kalan polenleri. Belki hapşurusun yüzüme yüzüme. Çok yaşa dersem, ölmez misin ?

İstemiyorum dahasını uçurtmaların.
Masada yazılı adında okunmayanların. 
Dolanıyor bağcığı boynuma, 
Ayaklarını saran yanlarımın..

Öte yandan, beri yana beni yazın kışlıklara, kışın yazlıklara...

Yüksel, gel oğlum. ,
Bu gece babanın darasını alıyoruz !


İlkel beklemeler, Aykut

"hatıralarından yüzde kaçını unuttun" S.K. 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder