5 Ocak 2011 Çarşamba

İçi Geçmiş..

Aslında çirkindir. Resmi kaleme tabii tutulacak her boş sayfa, niçin beyazdır? İşte bu yüzden; her güzellik, kökünde çirkinlik barındırır ve beyaz güzeldir. Beyaz resmidir. Her yola gelir seninle. İyiliğin rengidir.Temiz, pak.. Aslen yapısı itibari ile bir renk bile değildir. Beyazdır ve açıkta kalırsa, sararır.

...Sabahtı..Usulca bıraktı elindekini.. Buna suç ortağımı deseydi yoksa suçlu mu? Hiç kendinde aramadı ki zaten, nefreti, öfkeyi, gözü dönmüşlüğü.. Böyle karşısında sere serpe yatıyordu. Yıkmıştı koca yiğidi. Dönüşü olmayan yollar, potansiyeline karışmış, bir cenaze zanlısıydı. Evin arka balkonundan atlayarak kaçtı. Her şeyi değiştirdi, her şeyini.. İnsan içine karıştığını sandı sonra sonra.. Başka bir hayatı oldu, başka bir salıncak.. sallanan. Durum psikolojisi, yerle bir etmeden bünyesini terk etmiyordu. Zaman zaman işlediği suçtan nutku tutulur bir hal aldı. İlk dönem rahatlayan, kurtulduğunu zanneden bu zihniyet, çöküş dönemine çoktan girmişti. Kendisi ile baş başa kaldığı ilk gün dayanamayıp, eli telefona gitti. Ve telefon çalıyordu. Telefonun diğer ucunda ki “efendim” dediğinde birden o an aklına geldi. Elinde ki, çamaşırı usulca yere bırakmıştı. O sabahın gecesinde sadece, o çamaşıra döktüğü viskiyi yıkaması için çıkardığında, olanlar olmuştu. Sabah orayı terk ettiğinde ise, karşısında savunmasız uyuyordu.. (ve kalan gideni çok seviyordu.)

Saçmalıkla süsledi o konuşmayı ve ikisine de beyaz, çok yakışıyordu.


Sonra birden, gün aydınlandı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder