11 Ocak 2011 Salı

Sülfirik Asit

Israrla tutumsuz olma kaidesini bozmayalım. Musluğun, yarı açık bedenlere su sıçrattığı, çakıl taşlarından adımızı yazabileceğimiz ıslaklığa erişebilmeliyiz. Hooopp ! Atar gider lütuf, bir sahil çay bahçesinde. Oynarken tavlayı, alkollü damar fetişine de saygı duyarız. Anlamayın siz zaten beni, aya ilk ayak basan neil kadar yaa.. Kemik çerçeveli gözlükleri kırıldı sayıp, camdan sarkıttım elimde ki feneri.. Henüz gitmemişken güneş, fener ile mücadeleme gülümsedi. İç geçirdim, hayal görüyorken ve içim geçmiş, geçmiş olsunları işittiğimde.Nargileden de neler yapılmaz ki sonra.. Soğuk kış günlerinde içimize giyebildiğimizden velhasıl, kilomuzdan meşerret-e şeragat ettiğimiz içlikleri su yüzeyine çıkarmak ile başlayalım o vakit. "Sere derpe uzandım, yokluğun durağında. Sorduğum ki b.ktur, gamzesiz lugatımda." Minik serçe dinlemek huzur vermiyosa, birde söylemeyi deneyin. Yokluğun sorusunu boş bıraktm. Ha belki 'hiç biri' de deseydim cevabına, pişmanlık duymazdım. "Adım ola ki çinko, bakır. Yar ellerde bana mukabil, sere serpe uzanır." Cevap çok sürmeden varırdı. Ayaklarım üşümeden de, okuduğum kitapta, kaldığım yeri hatırlayabilirdim. Kuşlar, gidişi anımsattı bir an ve anılarım beni sattı bir an..

Çıkıp yürümek belki taa derine kadar. İkilem bahçemde ne ekersem, yüzüme tükürür oldu. Dünki tarih, fi tarihini tekerrür etti. Kilise çanına benzer sesi duyduğum da ayın 'onu' dedim. Birinci ayın 'onu' dedim. Aylardan 'onu' diledim. Saçmalamaz mısın ? Çok çalardı fonda, sesini kısmadıkça, komşular rahatsız olmadıkça ve ilaçlar işe yaramadıkça boşluğun. Sağır olmaya karar verdim sonra.. Sonra ağma da oldum. "Körlüğünün şerefine kaldırdı kadehini o gece marcus ve ellerinden akan hüzün, gözlerinde büyüdükçe parıldıyor. Adım adım içinde ki jartiyeri gösterip, dert yanıyordu. Birden yerde yatan tulliusa seslendi; tulliuss.. tanrı aşkına, şu ölmüş bedenini kaldırır mısın yerden..?"

Serden geçmeyenlerin belgeseliydi, yardan geçenlerin belgeseli. Gide gele aşınan umut kirliliği, her yanı sersefil kodu !

Çakmağın bitmiş taşına sövüp, olay yerinden uzaklaştı.

Hadi mukavvadan kalp yapalım. Odacıklarını kiraya verip, kendini ucuza satalım.

Mutfakta türkü söylemekten yorulduysan, yaptığın yemeğin tadına bakma zamanın gelmiştir.

Ehli insan olmaya ramak kala, gülmekten ölmek üzereyiz, ahali !

Ve şimdi de kapanış konuşmasını yapması için, ruhumu bedenime davet ediyorum.

Selametle..

uyumalı da bazen diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder