Çıkıp yürümek belki taa derine kadar. İkilem bahçemde ne ekersem, yüzüme tükürür oldu. Dünki tarih, fi tarihini tekerrür etti. Kilise çanına benzer sesi duyduğum da ayın 'onu' dedim. Birinci ayın 'onu' dedim. Aylardan 'onu' diledim. Saçmalamaz mısın ? Çok çalardı fonda, sesini kısmadıkça, komşular rahatsız olmadıkça ve ilaçlar işe yaramadıkça boşluğun. Sağır olmaya karar verdim sonra.. Sonra ağma da oldum. "Körlüğünün şerefine kaldırdı kadehini o gece marcus ve ellerinden akan hüzün, gözlerinde büyüdükçe parıldıyor. Adım adım içinde ki jartiyeri gösterip, dert yanıyordu. Birden yerde yatan tulliusa seslendi; tulliuss.. tanrı aşkına, şu ölmüş bedenini kaldırır mısın yerden..?"
Serden geçmeyenlerin belgeseliydi, yardan geçenlerin belgeseli. Gide gele aşınan umut kirliliği, her yanı sersefil kodu !
Çakmağın bitmiş taşına sövüp, olay yerinden uzaklaştı.
Hadi mukavvadan kalp yapalım. Odacıklarını kiraya verip, kendini ucuza satalım.
Mutfakta türkü söylemekten yorulduysan, yaptığın yemeğin tadına bakma zamanın gelmiştir.
Ehli insan olmaya ramak kala, gülmekten ölmek üzereyiz, ahali !
Ve şimdi de kapanış konuşmasını yapması için, ruhumu bedenime davet ediyorum.
Selametle..
uyumalı da bazen diyorum. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder